frenk üzümü fidanı Jostaberry siyah meyveli 40-45 cm
Uzun yıllardan beri tarımın gelişmesinde önemli bir etken olan ürün işleme sanayi, son yıllarda yeni türler arayışına girmiştir. Bu arayışın neticesi olarak ahududu, böğürtlen gibi türlerin reçelleri yaygınlaşmış; lezzetli ve aromalı karışık meyve suları raflarda yer almıştır. Artan talebe bağlı olarak meyveleri işleyen işletmelerin sayısı ve üretim miktarları önemli düzeyde artış göstermiştir. Frenk üzümü, ahududu, böğürtlen ve mersin yetiştiriciliğinin yaygınlaşma eğiliminde olmasının ana gerekçelerinden bir diğer faktör ise sağlığa katkılarının önemli olduğu düşüncesidir. Üreticilerine önemli karlar getiren bu meyvetürleri yeni türlerin arayışını daha da arttırmıştır.
Ülkemizde hiç bilinmeyen jostaüzümü olarak isimlendirilebilecek bir tür, ülkemizin serin ve soğuk bölgeleri için önemli bir ürün olabileceği düşünülmektedir. But ür siyah frenk üzümü ile baktaşi üzümünün melezlenmesi sonucu elde edilmiştir. Reçel ve marmelat olarak işlenebildiği gibi, alkollü veya alkolsüz içkilere lezzet vermek amacıyla da kullanılmaktadır. Hastalık vezararlılara karşı mukavim olması ve yetiştiriciliğinin güç olmaması önemli özelliklerindendir. Özellikle küçük aile işletmelerinde karlı bir ürün olmaözelliğine sahiptir.
Ülkemizde bu tür ile ilgili çalışmaya rastlanmamıştır. Dünyada ise oldukça azdır. Meraklı üreticiler vearaştırıcıların ilgisini çekmek ve bazı temel bilgileri vermek amacıyla bu derleme hazırlanmıştır.
ISLAH TARİHİ VE TÜRLER
Siyah frenküzümü ile bektaşi üzümü arasında melez oluşturma çabası yeni değildir. Bu çabaların ana gerekçesi şunlardır; (a) kalitesi yüksek meyveler oluşturmak, (b) yüksek verimli bireyler ıslah etmek, (c) dikensiz bitkiler üzerinde bektaşi üzümü tipinde meyveler yetiştirme ve (d) çeşitli hastalıklara dayanıklı bitkiler elde edebilme arzusudur (Barney and Hummer, 2005; Bowling, 2000; Reich,2004). İngiltere Yorkshire’da Culverwell isimli araştırıcı, 1880 yılında Avrupa siyah frenküzümü (Ribesnigrum) ile Avrupa bektaşi üzümü (Ribesuva-crispa) arasında ilk başarılı çaprazlamalardan birini gerçekleştirdi (Barney and Hummer, 2005; Wethberbee, 2008; Hughes and Ells, 2008). Bu melezler yeni bir tür olarak tanımlanmış ve Ribes x culverwelli olarak isimlendirilmiştir. Bu yeni tür daha sonra yine Ameirikan bektaşi üzümü türü (Ribesdivaricatum )ile melezlenerek Ribes x nidigrolaria (R. nigrum X R. uva-crispa X R.divaricatum ) türü elde edilmiştir. Farklı araştırıcılar tarafından daha sonraları da siyah frenküzümü ile bektaşi üzümü arasındaki melezlemeç alışmaları sürdürülmüştür. Bu iki türün çaprazlanmasıyla elde edilen yeni bireylerin oldukça geniş sınırlar içersinde özellik farklılığı gösterdiği belirlenmiştir. Bazı bireyler bektaşi üzümüne,bazıları siyah frenk üzümüne ve diğer bazıları da ara özellikler gösterdiği belirlenmiştir. Bununla birlikte, ne yazık ki, elde edilen diploit fidanların kısır olduklar ve bu yüzden nadiren çok az meyve verdikleri veya hiç meyve vermedikleri gözlemlenmiştir. Bu fidanlar çok nadiren birkaç adet partenokarp meyve verdikleri belirlenmiştir (Barney and Hummer, 2005).
Yapılan çalışmalarda Alman melezleme programı diğerlerine göre çok daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlamıştır. Bu melezleme çalışmaları 1926 da Berlin’de Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nde Dr. Paul Lorenz ile başladı. Lorenz, başarılı çaprazlamaların çok nadir gerçekleştiği veelde edilen tohumlardan gelişen fidanların siyah frenk üzümüne veya bektaşi üzümüne benzediğini belirlemiştir. 13 yıl süresince sürdürülen ıslah çalışmalarında yaklaşık 1000 F1 melez tohumu elde edilmiş, fakat II. Dünya Savaşı nın yıkıcı etkisiyle 7 melez tohumdan gelişen çöğürler hariç tüm çöğürler yok olmuştur. Kalan bu çöğürler ile 1946 da Voldsagsen-Hannover’da kurulan Erwin Bauer Enstitüsü’nde yeniden çalışmalar başlatılmıştır. Dr Randolph Bauer melezleme çalışmalarının tamamlanmasını sağlamıştır. Bauer, kolhisin kullanarak kromozom sayılarının iki katına çıkarttı ve verimli bireylerin oluşmasını sağladı. Lorenz çaprazlamaları ile elde edilen 7 çöğür, Bauer tarafından yeni F2 bireylerielde etmek amacıyla frenk üzümü ve bektaşi üzüm ebeveynleri ile geriye melezleme yapmıştır. Bu melezlemeler neticesinde 15.000 yeni verimli tohum elde etmiş ve, nihayet, bunların arasından irilik, verimlilik veh astalıklara dayanıklılık açısından üç üstün nitelikli çöğür seçilmiştir. Çöğürlerden ikisi “Long Bunch” çeşidi ile “R. divaricatum” melezi, biri ise “Silvergieters” çeşidi ile “Green Hansa” çeşidinin melezlenmesinden elde edilmiştir. Bauer, Jostaberry ismini yaratırken frenk üzümünün almanca ismi olan Johannibeere ile bektaşi üzümünün almanca ismi Stachelbeere den yararlanmıştır. Josta üzümünün ıslahı 1970 li yıllarda tamamlanmış ve üreticilere tanıtımı ve dağıtımı ancak 1975-1977 yıllarında yapılarak ticari önem kazanması sağlanmıştır (Barney and Hummer, 2005; Bradley et al, 1997).
Siyah frenk üzümü ile bektaşi üzümünün Bauer tarafından melezlenmesiyle elde edilen üç melez çeşidin isimlendirilmesi karışıklığa yol açması nedeniyle, bu yeni meyveler Josta adı altında pazarlanmaya başlanmıştır. Gerçekte, Amerika BirleşikDevletleri’nde Josta ismiyle bilinen bir çeşit mevcuttur. Diğer çeşitler “Jostina” ve “Jogrande” (bunlar “jostagranda”ve “jostaki” olarak ta bilinir) olarak isimlendirilmiştir. Bu çeşitler şu an Cornvalis, Oregon’daki Ulusal Bitki Gen Kaynakları’nda mevcuttur (Barney and Hummer, 2005).
BİTKİ VE MEYVE ÖZELLİKLERİ
Josta üzümü hızlı ve kuvvetli gelişebilen, uzun ömürlü ve çalı formunda olup 2 m ye kadar boylanabilen bir bitkidir. -40 °C ye kadar düşük sıcaklıklarda yaşayabileceği bildirilmektedir. Yaz sıcaklarına dayanıklıdır. Ancak aşırıg üneşli ve sıcak dönemlerde, özellikle 30 °C den yüksek seyreden sıcak dönemlerde, öğleden sonraları gölgeleme yapılmalıdır. İyi bir gelişme için 1000 saatlik soğuklama ihtiyacını gidermesi gerekir (Barney and Hummer, 2005; Hughes, 2008).
Josta üzümü meyveleri siyah frenk üzümleri ile bektaş iüzümlerinin özellikleri arasında bir görünüme sahiptir. Gövdeler, bektaşi üzümünün aksine, dikensiz ve dağınık şekilli olma eğilimindedir. Tipik bir melez azmanlığı formu göze çarpar. Çiçek salkımlarının ilk ortaya çıkışı ilkbahar erken dönemlerine rastlar. Bu yüzden ilkbahar geç donlarından zarar görme olasılığı vardır. Çiçekler erselik ve kendiyle uyuşurdur. Çiçeklenme ilkbahar ortasında gerçekleşmekte olup, meyve tutum ve olgunluk zamanı siyah frenk üzümü ile aynı şekilde gerçekleşir. Tozlanmanın sağlıklı olabilmesi için böcek veya arı varlığı önemlidir (Bauer et al, 2000; Bowling, 2000).
Meyveler siyah frenküzümü ile bektaşi üzümü arası irilikte ve meyve kabuğundaki klorofiller nedeniyle kırmızı veya beyaz frenküzümü meyvelerindeki gibi yarı şeffaf bir görünüme sahip olmayıp mat görünümlüdür. Meyveler yuvarlak veya elips biçimli olup her bir meyvenin ortalama büyüklüğü 1,2 cm civarındadır. Meyveler gelişmeye küçük bir bektaşi üzümüne benzer şekilde, yeşil olarak başlar ve hers alkımda 3-5 adet meyve bulunur. Meyveler saplarıyla sıkıca sürgüne bağlıdırlar. Yaz başlarında en iri hallerini alarak yarı saydam koyu renge sahip olur. Yüzey rengi siyaha yakın morluktadır. Meyvelerin tam olgunluğu, frenk üzümleri gibi, yaz sonuna doğru gerçekleşir. Bektaşi üzümlerinde rastlanan meyve üzerindeki dikensi-tüysüyapılar josta üzümü meyvelerinde rastlanmaz. Tadıhoş, fakat orta düzeyde ve keskin olmayan nitelikte, tipik bir siyah frenk üzümü lezzetindedir. C vitamini açısından da zengindir (GoughandPoling, 1996; Barney and Hummer, 2005).
Josta üzümü bitkileri, şimdiye kadarki gözlemler, tüm frenk üzümü ve baktaşi üzümü çeşitlerine göre Amerikan külleme hastalığına (Sphaerotheca mors-uvae, Sphaerothecamacularis), fungal geriye ölüm hastalığına (Botrytiscinerae) ve beyaz çam kabarcık pası (Cronartim ribicola) hastalığına karşı da dayanıklı oldukları belirlenmiştir (Hummerand Picton, 2000; Barney and Hummer,2005).
Meyveler tam olgunlaşmadan birkaç hafta öncesinden toplanır. Bu hem daha uzun raf ömrünü hem de daha iyi dondurulmayısağlar. Josta üzümü meyveleri işlemek için ve taze tüketim için oldukça uygun meyvelerdir (Moyer et al., 2000; Hughes, 2008).
ÇOĞALTMA
Josta üzümü kolay çoğaltılabilen bir türdür. Odun çelikleri en hızlı ve en başarılı çoğaltma materyalidir. Odun çelikleri ile hiçbir koruma ve ısıtma olmadan başarılı bir çoğaltma yapılabilir (Gough andPoling, 1996; Hughes and Ells, 2008; Reich, 2004).
Çoğaltmada kullanmak üzere odun çeliklerini almak için en uygun zaman yaprakların gelişiminin durduğu ve renklerinin kahverengiye döndüğü veya düşmeye başladığı sonbahar dönemidir. Ekim ayının ortası, soğuk bölgeler için, en iyi zaman dilimini oluşturur. Çelikler hiçbir hastalığın ve zararlının etkisinin görülmediği sağlıklı gelişme gösteren bitkilerden alınmalıdır. Bu bitkilerden yeterince olgunlaşmış, rengi yeşil olmayan ancak kahverengi olan sürgünlerden yaklaşık 25 cm uzunluğunda kesilerek çelikler hazırlanır. Kesme işlemi bir tomurcuğun hemen altından olacak biçimde yapılmalıdır. Çelik üzerindeki tüm yapraklar dikkatlice temizlenmelidir. 15 cm derinliğinde çukurlar kazılarak çeliklerin dikileceği yer hazırlanır. Mümkünse yanmış ahır gübresi de karıştırarak örtü toprağı hazırlanır. Çelikler, bu çukurlar içersine, dört veya daha fazla tomurcuğu toprak altında ve en az iki tomurcuğu toprak üzerinde olmak üzere yerleştirilir. Hazırlanan örtü toprağı ile çelikler toprak seviyesine kadar örtülür. Örtü toprağının çelikler üzerine bırakılması esnasında tomurcukların zarar görmemesi için dikkatli olunmalıdır. Çok dikkatli bir şekilde toprak üstten hafifçe ayakla bastırılarak sıkıştırılmalıdır. Çeliklerin yaklaşık 10 cm lik kısmı toprak yüzeyinin üzerinde kalmalıdır. Çelikler arasında 20 cm mesafe bırakılarak istenen sayıda çelikler dikilebilir.B oğulma olmayacak bir zamanlama ile düzenli sulama yapılmalıdır. Suyun hızlı buharlaşmasını engellemek ve daha iyi kök oluşumunu sağlamak için çeliklerin çevresi bitki artıkları kullanılarak malçlama çok iyi sonuçlar alınmasını sağlar.
ÇEŞİTLER
Uzun ıslah çalışmaları neticesinde elde edilen josta üzümü çeşitlerinin sayısı oldukça sınırlıdır. Ülkemizde hiç tanınmayan, Amerika ve Avrupa da ise çok az tanınanbir meyve türüdür. Tüketicilerin yeterince tanımaması nedeniyle, üreticiler tarafından daha sınırlı alanlarla yetiştiriciliği yapılır. Günümüzde “Jostagrande” (Jostaki veya Jogrande olarak ta bilinir), “jostina”, “Baver Black”, “Red”, “Swiss Red”, “Woodland”, “Sunny Edge”, “Dappled Shada”, “Orus 8” ve “Orus 10” çeşitleri ıslah edilmiştir. Kırmızıç eşitlerin meyveleri tam kırmızı değil, daha çok mora kaçan bir kırmızı renges ahiptir. En yaygın çeşitler Jostagrande ve Jostina çeşitleridir (Bowling, 2000; Barney and Hummer, 2005; Wetherbee, 2008; Hughes, 2008).
YER VE TOPRAK İSTEKLERİ
Josta üzümleri için ideal yerler tam güneş gören alanlardır. Ancak çok sıcak dönemlerde, bitkilerin zarar görmemesi için, bir miktar gölgeleme yapmak gerekebilir. Çiçeklerin biraz erken dönemde açmaları nedeniyle, ilkbahar geç donlarından zarar görmemesi için, soğuk hava biriken don ceplerinden uzak durulmalıdır. Aksi takdirde ciddi düzeylerde verim kaybı ortaya çıkabilir. Güney yönler erken çiçeklenmeyi teşvik edeceği için kaçınılmalıdır. İdeal yöneyler kuzey doğu ve kuzey batı yöneyleridir (Barney and Hummer 2005).
Josta üzümü bitkileri farklı yer ve toprak koşullarına çoğu meyveden daha uyumludur. Boğulmamak koşuluyla nemli topraklardan çok hoşlanır. Özellikle meyve gelişimi döneminde neme çok ihtiyaç duyar. İdeal toprak kuru olmayan iyi drene edilmiş zengin besin içeriğine sahip topraklardır. 6-6,5 civarındaki, hafif asitli pH düzeyine sahip topraklar en iyi gelişme koşullarını sağlar. Josta üzümü çoğu normal özellikteki topraklarda iyi bir gelişme gösterir (Hughes, 2008; Wetherbee, 2008).
BAHÇE TESİSİ
Josta üzümü bahçesi, kurmadan önce en az iki ay öncesinden hazırlığa başlamalıdır. Toprağın sürülmesi düzeltilmesi ve organik gübrelerle (yanmış ahır gübresi, bitki artıklarından hazırlanan kompost vb.) hazırlanması için bu süre yeterli olur.
Josta üzümü fidanları açık köklü veya saksılı olarak temin edilebilir. Açık köklü fidanlar erken ilkbaharda, saksılı fidanlar ise herhangi bir zaman diliminde dikilebilir. Çok soğuk olmayan bölgelerde sonbahar ortasında, yani kasım ayında da, dikimy apılabilir. Dikim, iki kürek derinliğinde açılan çukurlara yapılır. Dikimden önce, çıplak köklü fidanların, kök budaması yapılmalıdır. Fidanlar çukura yerleştirilir ve üzeri toprakla örtülür. Fidan dikimi esnasında derinlik oldukça önemlidir. Açık köklü veya saksılı fidanlar mevcut dikim seviyesinin 5 cm kadar daha derine dikilmelidir. Saksılı fidanlarda bu seviye kolaylıkla anlaşılabilir. Çıplak köklü fidanlarda ise köke yakın bölge incelenirse, hafifbir çizginin varlığı dikkati çeker. Daha derine dikim gelişmeyi teşvik eder. Josta üzümü bitkileri, kırmızı ve beyaz frenk üzümlerinden farklı olarak, toprağın hemen altından çok sayıda gövde sürgünü geliştirir. Örtü toprağı olarak mümkünse organik gübrelerle hazırlanan toprak karışımının kullanılması önerilir. Toprak üstten ayakla bastırılarak sıkıştırılır ve derhal can suyu verilir. Dikimden sonra, toprak seviyesinin üzerinde iki tomurcuk kalacak şekilde dikim budaması yapılır. Dikim budamasından sonra bitkinin boyunun yaklaşık 5 cm kadar kalması, üretici için pek hoş bir görüntü olmayabilir. Ancak bu kuvvetli bir kök sistemin ile gövde gelişimini teşvik eder. Dikimden iki yıl sonra yüksek düzeyde ürün alınmaya başlanabilir (Barney and Hummer 2005; Hughes, 2008; Wetherbee, 2008).
Dikimde bitkiler arası mesafenin 1,5-2 m olmasına özen gösterilmelidir. Dikimden sonraki dönemde, aşırı güneşli ve çok sıcak zamanlarda gölgeleme yapılması faydalı olur. Dikimden sonra yüzlek gelişen köklerin, yazın zararlanmaması için ve nem kaybını engelleyerek daha uygun kök gelişim alanı oluşturmak amacıyla organik malç uygulaması faydalı olur.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki araştırıcılar tarafından bildirildiği üzere; büyük çapta siyah frenk üzümü ve bektaşi üzümünün yetiştirildiği alanlara yakın yerlerde josta üzümlerinde meyve tutumu sorunu çıkmaktadır. Frenk üzümü ve bektaşi üzümüne göre verim düzeyi biraz düşüktür. Ortalama bakım koşullarında her josta üzümü çalısından yaklaşık 5,5 kg ürün alınabilir (Barney and Hummer, 2005; Hughes, 2008; Wetherbee, 2008).
BAKIM İŞLERİ
Dikimden sonraki ilk yıl budama yapılmamalıdır. Sonraki ve takip eden yıllarda, gelişmeyi teşvik etmek için budama yapılmalıdır. Budama dönemi kış soğuklarının bittiği, kış sonu, dönemdir. Öncelikli olarak hastalıklı, zarar görmüş, kurumuş ve birbirinin üzerine binen dallar kesilmelidir. Bitkinin daha iyi havalanabilmesi için, orta bölmenin bir miktar budama ile açılması faydalı olur. Yeni sürgün gelişimini ve daha iri meyve oluşumunu teşvik etmek amacıyla yaşlı bir veya iki sürgün toprak seviyesinden itibaren kesilebilir.
Josta üzümü bitkileri düzenli su isteyen türlerdendir. Özellikle meyve oluşumu ve gelişimi esnasında sulamaya özen gösterilmelidir. Ancak sulamanın yabancı ot gelişimini de teşvik edeceği unutulmamalıdır. Bu yüzden bitki köklerinin bulunduğu bölgeye organik malçlama yapılması faydalı olacaktır. Malç hem suyun hızla buharlaşmasını engelleyecek hem de yabancı otların gelişimini sırlandıracaktır.Organik malçlarda tohumların bulunmamasına dikkat etmelidir. Sulamada en iyi yöntem damla sulamadır. Ancak yağmurlama sulama ortamında nemlenmesini sağlayacağı için faydalı olur. Özellikle çok sıcak dönemlerde bitkilerin serinlemesine de yardımcı olur. Yağmurlama sulamada aşırıya kaçılması,hastalıkların sayısında artışa yol açabilir. Dikkatli olunmalıdır (Barney and Hummer 2005; Hughes, 2008; Wetherbee, 2008).
Düzenli aralıklarla toprağın organik vekimyasal gübrelerle takviye edilmesi faydalı olur. Bu işlemden önce toprakyapısı ve besin elementleri düzeyi analiz edilmelidir. Bitkinin bunlardan yararlanıp yararlanmadığını anlamak içinde yaprak analiz yapılmalıdır. Analiz sonuçlarına göre organik veya kimyasal gübreleme yapılabilir.
HASAT VE DEPOLAMA
Hasad, meyvelerin siyaha en yakın olduğu renge ulaştığında yapılmalıdır. Şayet uzun yola gönderilecekse veya depolanacaksa tam olgunluktan bir veya iki hafta önceden de toplanabilir. Toplama işlemi serin ve kuru koşullarda yapılmalıdır. Sabah saatlerinde ve çiğ kalktıktan sonra en iyi toplama zamanıdır. Nemli koşullarda toplanan meyveler ile aşırı olgun meyveler çok hızlı bir şekilde mantari hastalıklara yakalanır. Bu durum meyvelerin raf ömrünü azaltır, üstelik Pazar değerinde de düşüşlere yol açar. Salkımla birlikte hasad edilen meyvelerin dayanımı daha uzun sürer. Böyle hasad edilmiş meyveler buzdolabı koşullarında 5-7 gün kadar dayanabilir
kodysfrhani10 nisan2015