|
||
Dut fidanı beyaz dut meyve verir durumda mevsimi gelince meyvesini görürsünüz saksıda gövdesi keser sapı kalınlığında 200-225 cm boyunda dikkat bu ürünün kargosu biraz çok tutar DUT: İkiçenekliler sınıfının dutgiller familyasından bir ağaç türü olan dut, Kuzey Yarıkürenin ılıman bölgelerinde yetişir. Boyu, 10–15 metreyi bulur. Kışın yaprak döker. Meyvesi tatlı ya da ekşi olup; ülkemizde akdut, karadut ve kırmızı dut türleri bulunur. Akdut: Anayurdu Çin olan dutun XII. Yüzyılda Anadoluya getirildiği sanılıyor. Yavaş gelişir, uzun ömürlüdür. Bazı bölgelerimizde yaprağı ipekböceği beslemede kullanılır. Önceleri sarı iken sonradan kahverengiye dönüşen odunu, çalgı yapımında kullanılır. Ayrıca marangozluk işlerinde, araba yapımında, gömme süsü işlerinde, yakacak olarak kullanılır. Meyvesi taze olarak tüketilir. Ayrıca dövmesi, pekmezi, pestili yapılır. Ülkemizin bazı yörelerinde dut rakısı da yapılmaktadır Dut Pekmezi: Dut en çok pekmez olarak değerlendirilir. Dut ağacı olan mutlaka pekmez yapar. Olgunlaşmış dutlar büyük bir kaba konulur. Üç teneke dut, bir teneke su hesabı ile karıştırılarak ezilir. Büyük bir leğen (teşt) üzerine gecgere adı verilen basamakları sık, kısa merdiven biçimindeki düzenek konulur. Hazırlanan ezilmiş dut-su karışımı kenevirden yapılmış telis torbaya konularak gecgerenin üzerinde sıkılır ve şırası leğene damlatılır. Torbada kalan posasına şüğ adı verilir. Şüğ, kurutularak kışın ineklere verilir. İneklerin sütünü artırdığı söylenir. Şıra leğenden alınarak bir kazana doldurulur ve kaynatılır. Kaynadıkça yüzünde biriken köpük kepçe ile alınıp atılır. Kef adı verilen bu köpük bitinceye kadar kaynatma işlemi sürerken bir yandan da karıştırılır. Kefi alınmış şıra şeker torbasına konularak ağzı bağlanır, torba gecgerenin üzerine konularak şırası leğene sızdırılır. Torbanın içinde kalan atık maddeye murul adı verilir. Bu madde atılır. Leğendeki şıra sini, teşt, tepsi gibi ağzı geniş ve derin olmayan kaplara konularak güneşlendirilir. Şıra, iki-üç gün sonra öğlen sıcağında kapların en büyüğünde biriktirilir. Yine iki-üç gün sonra öğlen sıcağında süzülerek kalaylı bakır, plastik ya da çömlek kaplara doldurulup ağzı bezle kapatılır. Sonbaharda, havalar soğumaya başladığında temiz bir oklava ile karıştırılarak pekmezin sararması sağlanır. Kabın ağzındaki bez yerine kendi kapağı kapatılarak saklanır. Şıranın pekmeze dönüşmesinden sonraki işlemlerde kullanılan kap, kaşık, kepçe, oklava gibi araç gereçlerin kuru olmasına özen gösterilmelidir. Pekmezin suyla teması bozulmasına neden olmaktadır. |